BASEK VİZYONU: BİLMEK DEĞİL, YAPABİLMEK ÖNEMLİDİR!
Nüfusa göre üniversite mezunlarının en yüksek olduğu ülke yüzde 60’la Avustralya. Bu ülkeyi İzlanda, Yeni Zelanda, Finlandiya ve Danimarka izliyor.
Eğitime, Gayri Safi Milli Hasıladan en fazla pay ayıran ülkeler arasında
İsrail ve İzlanda yüzde 8’le ilk sırada yer alıyor.
Çin’in Tsinghua Üniversitesi’nin bütçesi 6.5 milyar dolar. Türkiye’deki tüm üniversitelerin bütçesi 6,7 milyar dolar.
Eğitime en çok kaynak ayıran ülke: Küba. Gayrı Safi Milli Hasıla’nın yüzde 13’ü eğitim giderlerine harcanıyor.
Bağımsız Eğitimciler Sendikası'nın Ankara'da 1855 öğrenci velisi ile yürüttüğü anket çalışmasına göre, velilerin yüzde 63'ü çocuğunun üniversiteyi bitirse bile işsiz kalacağına inanıyor.
Türkiye’de dershane sektörüne harcanan para yılda 8–10 milyar dolar civarında.
Bu veriler ışığında konuya yaklaşıldığında görülecek ki, dünyadaki tüm ülkeler bugün eğitimlerini reforme etmeye çalışıyor.
Ekonomik olarak baktığımızda; birkaç hafta sonra ekonominin ne durumda olacağını bilemezken, çocuklarımızı mevcut ekonomik durum içinde nasıl eğitebiliriz?
Küreselleşme sonucunda küçülen dünyada nasıl bir eğitim planlanabilir?
17. yüzyılda, her şeyin tanrıdan geldiğine dair bir dini anlayışla yapılanan eğitim vardı;sistem yoktu. 18. ve 19. yy. da ise eğitim sanai’ye endeksli olarak planlanmış. Bunun sonucu; hazır reçeteler; ezberci eğitim; kalıplaşmış bir eğitim; herkese aynı eğitim; standart testler; farkındalığı gelişmemiş bireyler; estetikten yoksunluk; uyuşturulmuş beyinler; fabrika gibi dizayn edilmiş okullar; ayrıştırılmış dersler; etiketlenen çocuklar görüyoruz. Bu, YETENEKLERİMİZİ VERİMLİ KULLANAMAMA anlamına gelir..
PEK ÇOK İNSAN YAŞAMINI YETENEKLERİNİN NE OLDUĞUNUN FARKINDA OLMADAN GEÇİRİYOR VEYA BİR YETENEĞİNİN FARKINDA OLDUĞUNDAN BİLE HABERSİZ.
Yanlış anlayışlar, bir virüs gibi toplumda yaygınlaşıyor. Örneğin; EĞİTİMİN DORUK NOKTASI: ÜNİVERSİTEYE GİTMEK! gibi. Oysa, toplumun ihtiyacı olan mesleklerde nitelikli eleman bulunamaması gibi dev bir sorunla karşı karşıyayız.
BASEK BATIANADOLU OKULLARI, bu ve benzeri sorunların farkında olduğu için, hem akademik hem de mesleki eğitimi toplumumuza bir arada sunmaktadır.
3 YAŞINDAKİ ÇOCUK 6 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUN YARISI DEĞİLDİR.
ANAOKULUNDA KARİYER PLANLAMALARI(!) yapan aileler var.
ÜNİVERSİTE ANAOKULUNDAN BAŞLAR(?) Başlamaz, anaokulu’nda anaokulu başlar.
BU KADAR GENÇ İNSANIN EĞİTİMDEN UMUDUNU KESMİŞ OLMASININ NEDENİ; RUHLARINI BESLEMİYOR OLMASIDIR.
HAYAT ÇİZGİSEL DEĞİL ORGANİKTİR.
EĞİTİM; FASTFOOD MODELİNE UYARLANMIŞ, RUHUMUZU VE ENERJİMİZİ TÜKETİYOR; AYNI HAMBURGER GİBİ…
EĞİTİMİ SANAYİ MODELİNDEN ÇIKARIP ZİRAİ MODELE GÖRE DÜZENLEMELİYİZ…
Okullarda, her dersten iyi ya da en azından orta bir düzey tutturulmak isteniyor; böylece kişilikler ve yetenekler yuvarlatılıyor. Oysa, deneysel öğrenme; görev vererek, sorumluluk vererek, kendi kendilerine öğrenmeye yönelterek oluyor.
BASEK BATIANADOLU OKULLARI, bireysel farklılıkları dikkate alarak, her çocuğun kendine özgü ilgi ve yeteneklerini göz önünde bulundurarak eğitim alması gerektiği anlayışıyla eğitim veren bir kurum olmanın haklı gururunu taşımaktadır.
Çocuklardan asla yanlış yapmamalarını istemek doğru değildir.
Onlardan her zaman doğru cevabı vermelerini beklemek öğrenmelerine izin vermeyecektir.
Başarısızlık süreç içinde öğreticidir.
Standardize edilmiş sorularla ve doğru cevap kültürüyle iyi bir yere varılamaz.
Doğru olan; BİLGİYE ULAŞMAK DEĞİL; NASIL ULAŞIP NASIL YORUMLANACAĞINI VE DE NASIL KULLANILACAĞINI DENEYİMLEMEKTİR.