Batıanadolu

Dijital Çağ ve Eğitim

Dijitalleşme, tüm sektörlerde artarak devam ederken, eğitimde de bunu yansımaları görülüyor. Dijitalleşme demek bir anlamda hız demek; iletişimin hızlanması, üretimin hızlanması, ulaşımın hızlanması, bilgi akışının hızlanması, hatta yaşamın hızlanması gibi. Dijitalleşmenin içine doğan genç kuşaklar da bu hızlanmadan etkileniyor elbette. Genç kuşaklar sabırsız, aceleci, çabuk sıkılıyor ve hızlı tüketiyor. 
Saat, tek fonksiyonlu bir şey; onlar için saniyeler önemli. Bilgisayarda bir şey indirmek 2-3 dakika sürüyor; bilgisayar 1 dakikada açılıyor; ancak onlara göre bu bile çok uzun bir süre ve de sıkıcı. Çünkü onlar şimdiki zaman odaklı.
Üç farklı zaman algısı vardır: Geçmiş zaman odaklı, Gelecek zaman odaklı ve Şimdiki zaman odaklı.
Şimdiki zaman odaklı canavarları biz, gelecek zaman odaklı yetiştirmeye çalışıyoruz; bazı kültürler de geçmiş zaman odaklı yetiştirmeye uğraşıyor!
Amerika’da her 9 saniyede bir çocuk okulu bırakıyor! Öğretmen bir sürü şey anlatıyor; göstereceği tek bir şey bile yok!
Bu da eğitimdeki temel yaklaşımların sorgulanmasına yol açıyor.
Peki, hal böyleyken, eğitimi bu kuşağın ihtiyacına göre nasıl şekillendireceğiz? Sınıfları yalnızca akıllı tahtalarla doldurmak yeterli mi? 
Eskiden motivasyon ve yaratıcılık sistemin kurgusunda rol oynamazdı.
“Okullu olmamın eğitimimi etkilemesine asla izin vermedim.” Mark Twain
“Eğitim, okulda öğrenilenler unutulduktan sonra geriye kalandır.” Einstein
“Aslında herkes dahidir. Ancak siz bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçirecektir.”   Einstein
Demek ki, çocuklarımızı bu dijital çağın gerekliliklerine uygun olarak yetiştireceğiz. Teknolojiyi kullanacaklar ama muhakeme, analiz, öngörü ve ahlaki değerleri de geliştirmek üzere yetiştirilecekler. Birbirlerini sevecekler, öğretmenlerini ve ailelerini sevecekler, doğayı sevecekler ve ülkelerini sevecekler. Yaratıcılıklarını ve yeteneklerini geliştirecekler. 
Okullar bu farkındalıkta olurlarsa gelecek kuşaklar daha sağlıklı yetişecek.            
Çoğumuz ilkokuldan itibaren birçok şeyi ezberleyerek öğrendik ve çoğumuz bu bilgilerin pek azını hatırlıyoruz.
 Teknoloji ile büyümüş bir MOBİL NESİL var artık.
GOOGLE gibi arama motorları, WİKİPEDİA gibi açık ansiklopediler, FACEBOOK, TWİTTER gibi sosyal mecralar hem bilgiye ulaşmamızı hızlandırıp kolaylaştırıyor; hem de bir topluluk olarak hareket etmemize olanak sağlıyor.
Topluluk olarak hareket edebilmek, paylaşmaya, paylaşmak da her seferinde baştan başlamak yerine bir basamak ileriden başlamaya olanak tanıyor.

Açılan, ucuzlayan ve paylaşım halinde hızla yayılabilen bilgi artık birinin öğretmesi gereken bir şey değil. Herkes en güncel bilgiye her yerden ulaşabiliyor. 
Durum böyle olunca bilgiden çok, "yapmak" öne çıkıyor.
Çocuklara ezber bilgi depolamaktansa, deneme yanılma yöntemi ile de olsa bir şeyler yapmaları için olanak tanımak önem kazanıyor.
Kennedy şöyle diyor; “17. yüzyılda insan kitlelerine, 18. yüzyılda çeliğe, 19. yüzyılda kömüre ve çeliğe, 20. yüzyılda petrole ve nükleer enerjiye hakim olanlar dünyaya hakim olacaktır. Şimdi 21. yüzyılda da dünyaya hakim olanlar bilgiye hakim olanlar olacaktır. Tıpkı 1600’lü yılların başında Francis Bacon’un da belirtmiş olduğu gibi “bilgi güçtür”.
BASEK Batıanadolu Okulları bu bilinçle çocuklarımızı yetiştirmek için 10 yıldır çaba gösteriyor. Hem mesleki hem de akademik kariyer alanlarında çocuklarımıza çok geniş bir yelpazede eğitim olanağı sunuyor. “Ege’nin Yıldızları BASEK’ de toplanıyor.” Sloganıyla; BİLİM-TEKNİK-MESLEK-SANAT ve SPOR alanlarında her çocuğun bir yıldız adayı olduğu vurgusuyla geleceğe umutla bakıyor.